12 Ocak 2009 Pazartesi

Gun mu Dolduruyoruz?

Hayat nedir? Nasil bakiyoruz, nasil bakmaliyiz? Bakisimiza gore hayat daha da anlamlanabilir yada tamamen anlamsizlasir.

Nasil bakiyorsun hayata? Zaman doldurulan bir hapishane mi hayat? Bir gun gelecek ve hepimiz gocecegiz bunu biliyorum. Peki hep hapishanenin disina ciktigimizda mutlu olacagimizi dusunmeye mi mahkumuz? Belki de esaretimiz burada basliyor, kendi kendimizi esir ediyoruz, en guclu duvarlarin arasina bizi bizden baskasi koyamaz..

Peki hayat eglence yeri mi? Panayir yeri.. Bu dusunceye katilmak mumkun mu? Hayir degil. Cevremize baksak anlariz bunu.. Issizlik, para denen vahsi yaratik, cinayetler, tecavuzler.. Acikcasi bulunmak istedigim panayir yeri burasi degil. Tabi ki eglence olacak, tabi ki aci olacak, tabi ki mutluluk, mutsuzluk, huzun olacak.. Bunlar olmazsa ask nasil olurdu ki?

Ne ulke ne memleket kurtarilacak. Hepimizin sayili gunlerimizi sadece yasayarak; kendimize yasayarak gecirecegimizi ikna edenler bizi buna surukledi. Hep gelecek kaygisi bizi burdaki asil amacimizdan sasirtiyor. Aslinda biz insan irki olarak beraberce zorlu yasam sartlarina meydan okumamiz gerekirken, bolunduk. Belki 2090 yilinda ESKI insan irklari icin soyle mitolojiler yazacaklar: "... Ve insanlar cok guclendiler. Oyle ki artik dogadaki herseyi evcillestirdikten sonra Tanri'yi aradilar. Tanri onlardan gizlendi, hic kimsenin Onu gormemesini istedi. Biliyordu.. Onu bulsalardi O'nu bile evcillestirecekti bu insan irki. Sonunda onlarin uzerine bir salgin gonderdi. Dunyada kimsenin hayal edemeyecegi kadar tehlikeli ve insaf disi bir salgin. Bu salginin adi acgozluluktu. Bu acgozluluk salgini yavas yavas insanin icini kemiren, hirs ve vahset duygulari uyandiran bir hastalikti. Boylece insan irki baska bir felakete gerek kalmadan kendi kendini tuketti.."

Sonucta bu gezegende bulunmamiz, dunyaya gelmemiz hic birimizin secimi degildi. En azindan bireysel olarak biz bunu secmedik. Belki nasil bazen yasadigimiz ulkede dogdugumuz icin kendimizi talihsiz goruyorsak belki farkli bir evren yada gerceklikte de dogmus olabilirdik. O gerceklikte yasiyor olabilirdik. Insanlar olarak biz hep elde etmedigimizi isteme egiliminde oldugumuz icin, paralel evrenlerin ispati, bizi daha da fazla istemeye goturebilir. Ancak var olan da hayatimizi anlamlandiracak seyler dusunup bu sekilde yasamaliyiz. Gun doldurmak mi? Insan her turlu gun doldurabilir, ama iyi yada kotu hepimizin bir yetenegi var ve bunu kesfedip bu dogrultuda yasamdaki amacimizi bulmamiz; bizi, cevremizi hatta belki koca yasli dunyayi bile daha iyi bir hale getirebilir. Unutmayin, buyuk hareketler ufacik bir etkiyle baslar.

Herkese iyi gunler!..
Doruk ÖZDEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder